16 Mart 2012 Cuma

Kıskançlık!!



   Yıllardır hepimiz seven insan kıskanır diye büyüdük ama bunun da bir dozu var arkadaş, bazısı telefon geç açılınca kıskanıcak kadar masumca kıskanır kimiside eşi camdan baktı diye krizlere girecek kadar hastadır. Peki bu dozu ne hatta neler belirliyor biliyor musunuz? O kadar çok faktör var ki. Önce kısa bir tanımını yapmak daha iyi olacak sanırım. Kıskançlık; kaybetme korkusundan doğan karmaşık ve olumsuz durumdur. Bunu meydana çıkaranlar ise özgüven eksikliği, karşı tarafa güvensizlik, aşağılanma korkusu, aklının fikrinin hep oralarda olması:), kişiyi hayatının merkezine koyma ve onsuz hayat düşünememe ve benzerleri uzaaar gider.

   Bir çoğumuz sevgilimizi, eşimizi kıskanıyoruz ama yukarıdakiler tanım ve sebepler çok sert değil mi? İşte mevzu burada ortaya çıkıyor. Bunların dozu kıskançlık seviyemizi belirliyor. Sevgilini, eşini kıskanmak bence çok normal, bende bu konuda pek yetersiz kalmam:p, ama fazlası bence artık hastalık halini alıyor. Sebeplere göz atarak sanırım üzerinde daha iyi konuşup, düşünebiliriz. 
  • Kadın ya da erkek kendine güvenmediği zaman diğer bütün hemcinslerini kendinden daha yakışıklı, akıllı vs. hissine sık sık kapılır. Dolayısıyla bu düşünceler karş tarafın artık kendini beğenmeyeceği, diğerlerinde aklı kalacağı gibi korkulara sebep olur. Açıkcası ben özgüvenle kıskançlığın çok ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Sorun olan ise kadınların diğer tüm duyguları gibi günbegün özgüven seviyesinin değişmesidir.:) Bir gün aynaya bakıp 'vay vay bana bak amma güzelim allahım özene bezene yaratmış tü tü tü' derken, ertesi sabah 'tipe bak, seni bu tiple otobüse,dolmuşa bile almazlar' demek gibi:))))
  • Karşı tarafa güven ise çok önemli değil mi? Herkes sorgusuz sualsiz güveneceği bir sevgilisi olsun istemez mi, ister ama işler ne yazık ki öyle yürümüyor. Bence asla körükörüne güvenmeyin.Çünkü size de körükörüne güvenilmez. Hata sizi de karşı tarafıda yakalar, evlerden ırak ama öyle:) Bu yüzden arada kontrol iyidir iyi,tadından yenmez. üstelik bu güven zamanla gelişiyor. İlişki biraz ilerlemeli, belli durumlarda tutumlarını, bakışlarını, yaklaşımını görmek gerekli, sonrasında zamanla kıskançlığın yerini güven alıyor zaten.
  • Aşağılanma korkusu ise tamamen tercih edilmeyen kadın ya da erkek olmaktan geçiyor. En çok korkutan aslında bu bence.
  • Haaa birde bu var, aklının fikrinin orda olması hani derler ya fikrin neyse zikrin o:), genelde hep aklından bunu geçirenler daha tedirgindir. Ya düşündüğüm başıma gelirse diye.
  • Son olarakta kişinin hayatınızın merkezi olması. Eğer onsuz hayat kabus gibiyse ve o olmadan kendinizi çaresiz hissediyorsanız, ilişkinizi zarara uğratacak bir hareketten korkmak çok doğal, bunu yapmamak lazım, herşeyi düşünerek, gözönünde bulundurarak yaşamak lazım ama ne yazık ki bende bunu yapamayanlardanım. O yüzden atıp tutmuyorum burada;))



   Lüzumsuz kıskançlıktan kaçınmak gerekli ama onu biliyorum, frenlemek lazım çünkü zamanla hastalığa dönüşüyor, hatta tıpta Othello Sendromu denen bir durum dahi var. Her konuda olduğu gibi kıskançlıkta da otokontrol ilişkinin sağlığı için önemli. 

   Sözün özü kıskananda olsanız kıskanılanda kıvamında kıskançlık keyiflidir, ilişkiye tat, tutku verir ama fazlası hastalıktır. Bu yüzden siz siz olun aşırı olanına izin vermeyin ve de aşırıklıktan kaçının.

Öperim:*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder